Tüzel kişilik, belirli bir amaca yönelik olarak örgütlenmiş insan veya mal topluluklarının hukuk düzeni tarafından kişilik kazanarak hak ve yükümlülük sahibi olması anlamına gelir. Türk Medenî Kanunu’nun 47. maddesi tüzel kişilik kavramını, başlı başına bir varlık olarak örgütlenmiş kişi toplulukları ve belirli bir amaca özgülenmiş bağımsız mal toplulukları şeklinde tanımlamaktadır.
Tüzel kişiler, hukukî işlemler ve davada kendilerini temsil eden organlar aracılığıyla faaliyet gösterirler. Bu temsil, tüzel kişilerin hak ve yükümlülüklerini yerine getirebilmesi açısından büyük bir öneme sahiptir. Temsile yetkili organlar, tüzel kişilerin iradesini beyan eder ve bu beyanların geçerliliği tüzel kişilerin hukukî durumu üzerinde doğrudan etkilidir.
Yemin ise Türk hukuk sisteminde kesin deliller arasında yer almakta olup, davalarda belirleyici bir rol oynar. Tüzel kişiler açısından yemin delilinin nasıl uygulanacağı, temsile yetkili organların yemin etme yükümlülükleri ve yetkileri çerçevesinde ele alınmaktadır. Bu bağlamda, temsilcilerin yemini eda veya iade etmesi, ilgili yasal düzenlemeler ve içtihatlar ışığında incelenerek, tüzel kişilerin dava süreçlerindeki rolü ve etkisi daha iyi anlaşılmaktadır.
Çalışma, tüzel kişilerin hukukî durumu ve temsile yetkili organların yemin etme yetkileri ile yükümlülüklerini detaylı bir şekilde incelemekte, ayrıca yemin delilinin uygulanmasında karşılaşılan hukuki ve pratik sorunları doktrin ve Yargıtay kararları çerçevesinde analiz etmektedir. Bu çerçevede, temsilcilerin tüzel kişileri davada temsil etmesi ve yemin delilinin kullanımı konularında bir anlayış sağlanması amaçlanmaktadır.
Legal personality refers to the recognition of certain organized groups of people or property as legal entities by the legal system, allowing them to possess rights and obligations. Article 47 of the Turkish Civil Code defines the concept of legal personality as groups of people organized as independent entities or property dedicated to a specific purpose.
Legal entities operate through their organs, which represent them in legal transactions and proceedings. This representation is crucial for the fulfillment of the rights and obligations of legal entities. Authorized organs express the will of the legal entities, and the validity of these declarations directly impacts the legal status of the entities.
In the Turkish legal system, an oath is considered definitive evidence and plays a decisive role in legal proceedings. The application of oath evidence concerning legal entities is examined within the framework of the responsibilities and authorities of the authorized organs to take oaths. The process of taking or deferring an oath by representatives is scrutinized through relevant legal regulations and case law, providing a better understanding of the role and impact of legal entities in litigation processes.
This study thoroughly examines the legal status of legal entities and the responsibilities and authorities of their organs in taking oaths. It also analyzes the legal and practical issues encountered in the application of oath evidence, drawing on doctrine and decisions of the Court of Cassation. The aim is to provide a comprehensive understanding of the representation of legal entities in court and the use of oath evidence.