Aristoteles Kategoriler isimli eserinde ve Metafizik’in bazı bölümlerinde, tümellerin duyulur nesnelerin özleri olduklarını, bu yönüyle ikinci töz olduklarını öne sürmektedir. Aristoteles’in bu hususta, tümelin duyulur nesneden ayrı ve aşkın olarak bir gerçekliğe sahip olması bakımından biricik töz olduğunu savunan Platon’dan ayrıldığı görülmektedir. İslâm felsefesinin önemli filozoflarından Fârâbî, bazı eserlerinde metafiziğin konusu olan Tanrı/İlk Neden ve ayrık akılları, bilfiil makuller olarak ele almaktadır. Kategoriler Kitabı ve Harfler Kitabı isimli eserlerinde ise, Aristoteles’in kategorilerine metafizik bir temel sağlamak üzere, makuller olarak tümelleri töz olarak değerlendirmektedir. Ayrıca Fârâbî, duyulur nesnelerden elde edilmiş birinci makuller ile zihnin kendisinin oluşturduğu ikinci makulleri ayırt etmektedir. Mevcut çalışmada tümel ve töz ilişkisi hususunda öncelikle Aristoteles’in görüşü ele alınacak ve sonra Aristoteles ile mukayese yoluyla Fârâbî’nin bu husustaki pozisyonu değerlendirilecektir.
Aristotle, in his work titled Categories and in some parts of Metaphysics, argues that the universals are the essence of sensible objects, and in this respect, they are substances in a secondary sense. In this regard, Aristotle seems to differ from Plato, who argues that the universal is the only substance in that it has a reality separate from the sensible object and transcendent. Fârâbî, one of the important philosophers of Islamic philosophy, considers God/First Cause and seperate intellects, which are the subject of metaphysics, as an intelligibles in act in some of his works. As for in his works titled The Book of Categories and The Book of Letters, he considers universals as substances, as intelligibles, to provide a metaphysical basis for Aristotle’s categories. In addition, al-Fârâbî distinguishes the first intelligibles obtained from sensory objects and the second intelligibles formed by the mind itself. In the present study, Aristotle’s view on the relation of universal and substance will be discussed and then the position of Fârâbî on this issue will be evaluated by comparison with Aristotle.