Bu çalışma, Türk kamu bürokrasisinin güncel sorunlarını Max Weber’in bürokrasi modeli çerçevesinde ele almakta ve mevcut yapının kuramsal ilkelerle ne ölçüde örtüştüğünü değerlendirmektedir. Araştırmada öncelikle bürokrasi kavramının tarihsel gelişimi ve Weber’in “ideal tip” olarak kurguladığı rasyonel-yasal otorite anlayışı tartışılmış; ardından Weberyan modelin Türk kamu bürokrasisine yansımaları incelenmiştir. Osmanlı’dan devralınan merkeziyetçi yönetim geleneği ve Cumhuriyet döneminde kurumsallaşan bürokratik yapı, günümüzde de süreklilik arz eden bir dizi yapısal ve işlevsel sorun üretmektedir. Bulgular, özellikle merkeziyetçilik, liyakatten sapma, siyasal müdahaleler, aşırı kırtasiyecilik, şeffaflık ve hesap verebilirlik eksikliği, değişime direnç ve vatandaş odaklılık yetersizliği gibi alanlarda sorunların yoğunlaştığını göstermektedir. Çalışma, Weberyan bürokrasi modelinin düzen, öngörülebilirlik ve tarafsızlık gibi güçlü yönleriyle Türk kamu yönetiminde belirleyici olmaya devam ettiğini; ancak katılık, esneklik eksikliği ve siyasal müdahalelere açıklık gibi sınırlılıklarının da reform ihtiyacını artırdığını ortaya koymaktadır. Sonuç olarak, Türk kamu bürokrasisinin çağdaş kamu yönetimi ilkeleriyle uyumlu hale gelmesi; liyakat esaslı insan kaynakları politikalarının uygulanması, şeffaflık ve hesap verebilirliğin güçlendirilmesi, dijitalleşmenin hızlandırılması ve vatandaş odaklı bir anlayışın kurumsallaştırılması ile mümkün olabilecektir.
This study examines the contemporary challenges of Türkiye public bureaucracy within the framework of Max Weber’s bureaucratic model and evaluates the extent to which the current structure aligns with its theoretical principles. The research first explores the historical evolution of the concept of bureaucracy and Weber’s notion of rational-legal authority as an “ideal type,” followed by an analysis of its reflections on Türkiye bureaucracy. The centralist administrative tradition inherited from the Ottoman Empire, coupled with the institutionalization of bureaucracy in the Republican era, has generated persistent structural and functional problems that continue today. The findings indicate that issues are particularly concentrated in the areas of centralization, deviation from the merit principle, political interference, excessive red tape, lack of transparency and accountability, resistance to change, and insufficient citizen orientation. The study reveals that Weber’s bureaucratic model still plays a significant role in Türkiye public administration through its strengths-such as order, predictability, and impartiality-while simultaneously highlighting its limitations, including rigidity, lack of flexibility, and vulnerability to political influence. In conclusion, aligning Türkiye public bureaucracy with contemporary public administration principles requires the implementation of merit-based human resources policies, strengthening transparency and accountability, accelerating digital transformation, and institutionalizing a citizen-oriented approach.