Çalışmamız, bir Osmanlı hükümdar şairi olan Murâdî (Sultan III. Murad)’nin divanından hareketle dünya tasavvurunu tespit etmeyi amaçlamaktadır. Sultan III.Murad, Murâdî mahlasıyla Türkçe, Farsça ve Arapça şiirler yazmış divan sahibi bir şairdir. Oldukça hacimli olan divanı, tasavvufî muhteva açısından da oldukça zengindir. Murâdî divanında dünya teması yoğun bir şekilde yer almış ve bu tema çoğunlukla İbn-i Arabî ekolüne bağlı yazar ve şairlerde olduğu gibi vahdet-i vücûd düşüncesi çerçevesinde, tasavvufî bir boyutta şiire yansımıştır.
Murâdî divanında, dünya kavramı; dünyanın mâhiyeti, dünyanın faniliği, dünya-ukbâ ilişkisi, dünyayı ve ukbayı terk düşüncesi çerçevesinde putlaştırmaz yer alır. Muradî, dünyayı, fanî, ölümlü, vefâsız, dert ve mihnet yüklü ve akıllı kimsenin bel bağlamayacağı bir aldanış yurdu olarak tesvir eder. Geçmişte birer güç sembolü olmuş kral ve hükümdarların parlak hayatlarının ölümle sona erişini, hiç bir itibarı olmayan bir kölenin ölümünden farklı görmeyerek sahip olduğu servet, mevki gibi dünyalıkların geçici olduğunu vurgular ve dünyevî gücü. Bununla beraber dünyayı mutlak anlamda menfi gören anlayışları ise reddeder. Murâdî, insanı yüceltip ebedileştirecek olan düşüncenin, dünya ve ukbayı kalben terk etmek olduğunu, böylece kalbin arınacağını dile getirir. Ona göre dünya ve ukbâ yüklerini üzerinden atmış olan bir kalbin temennisi ancak yegane gerçek varlık olan Allah (c.c) olur. Murâdî’nin dünya tasavvurunda nihâi maksadının tasavvufî bir yönelişle Allah’a vuslat olduğu görülür.
Our study aims to determine the conception of the world based on the divan of Murādī (Sultan Murad III), an Ottoman ruler poet. Sultan Murad III is a divan poet who wrote poems in Turkish, Persian and Arabic under the pseudonym Murâdî. His divan, which is quite voluminous, is also very rich in terms of Sufi content. In Murādī's divan, the theme of the world is intensely included and this theme is reflected in the poetry in a mystical dimension within the framework of the idea of wahdat al-wujūd, as in the writers and poets affiliated to the Ibn-i Arabī school.
In Murādī divan, the concept of the world takes place within the framework of the essence of the world, the mortality of the world, the relationship between the world and the world, and the idea of leaving the world and the world to come. Muradî depicts the world as mortal, mortal, unfaithful, burdened with trouble and misery, and a land of delusion that no wise person would rely on. He does not see the end of the bright lives of kings and rulers, who had been symbols of power in the past, as different from the death of a slave with no dignity, emphasises the transience of worldly possessions such as wealth and position, and does not idolise worldly power. However, he rejects those who see the world in an absolute negative sense. Murādī states that the thought that will glorify and eternalise the human being is to abandon the world and the world to come, thus purifying the heart. According to him, the wish of a heart that has thrown off the burdens of the world and the world to come can only be Allah (swt), the only true being. Murādī's ultimate aim in his conception of the world has a Sufi aspect.