Paulo Freire yaşamı boyunca okur yazar olmayan ve ezilen olarak ifade ettiği yoksul yetişkinlerin eğitimiyle ilgilenmiş bir eğitimcidir. Freire Ezilenlerin Pedagojisi kitabında sadece belli eğitim merkezlerinde uygulanacak alternatif bir pedagojiyi değil, amaçları kadar kullandığı araçları da özgürlükçü olan bir özgürleşme siyaseti önermektedir. Freire’e göre siyaset, kelimenin en geniş manasıyla bir eğitim süreci olarak ifade edilebilir. Freire öncelikle “bankacı eğitim modeli" diye adlandırdığı ezberci eğitim metodunu reddeder. Bu ezberci metodolojide öğrenciler (ezilenler), üzerlerine bilgi yatırımı yapılan pasif varlıklar yani boş kaplar olarak değerlendirilmektedir. Bankacı eğitim modelinde eğitim öğrenenlere ihsan edilir ve elde edilen bilgi aktif bir araştırma sürecinin ürünü de değildir. Bankacı eğitim modelinde öğrenenler nesne, öğretmenler veya siyasal liderler ise öznedir. Bu modelde dünya; kapalı, durağan bir düzen, tamamlanmış bir gerçeklik olarak sunulur. Eğitim faaliyetlerinde diyalog karşıtı tek yanlı bir zorlama, diretme söz konusudur. Diyalog karşıtlığı; ezilenleri kaderciliğe iten, özgürlükten korkmalarına yol açan ve bu yüzden ezenlerin üzerlerindeki hükmetme isteğini pekiştiren bir model olarak ifade edilir. (Freire,2019)
Freire diyalog karşıtlığının aksine ezilenlere dayatılmayan, onlarla diyalog içinde oluşturulan bir pedagojiyi “problem tanımlayıcı eğitim" modeli diye adlandırdığı bir metodolojiyi önerir. Freire’e göre yoksul ve eğitimsiz insanları “nesne” olarak algılayan, sınıf farklılığı nedeniyle insani ilişkiler yerine otoriter ilişkileri savunan düşünceler özgürleştirici olamaz. Özgürleşme, ezilenlere lütfedilecek bir olgu değildir ve bu şekilde sunulamaz; aksine ezilen insanların bağımsızlık uğruna verecekleri çabanın sonucudur. Freire'in önerdiği eğitim modelinde, "İnsanların dünya ile ilişkilerindeki problemleri tanımlamalarını, dünyayı insanın kendini yaratma (kendini gerçekleştirme) görevinde kullandığı bir malzeme olarak görmelerini sağlar." İnsanları "olgunlaşma" sürecindeki bitmemiş, ham varlıklar olarak görür. Bu nedenle eğitim faaliyetleri içeriğinin ezilenlerle iletişim kurularak hatta hayata ezilenlerin penceresinden bakılarak ve onların iç dünyalarını dikkate alınarak belirlenmesi gerekmektedir. Diyalogun en önemli ön şartı ise insanlara gerçek anlamda inanmak ve insanları sevmektir. (Freire,2019)
Paulo Freire is an educator who devoted his life to the education of the oppressed, especially the education of illiterate adults. In Pedagogy of the Oppressed, he proposes not only an alternative pedagogy to be implemented in certain education centers, but also an emancipation policy that is libertarian in the means it uses as well as its aims. According to him, politics is an educational process in the broad sense of the word. Freire primarily rejects the rote learning method, which he calls the "banker education model". In this rote methodology, students (or the oppressed) are treated as passive assets, empty containers on which knowledge is invested. In the banking education model, education is bestowed on learners and the knowledge which is gained is not the product of an active research process. In the banking education model, the learners are the object, the teachers or political leaders the subject. In this model, the world is presented as a closed, static order, a given, completed reality. There is a one-sided force and insistence against dialogue in educational activities. Anti-dialogue; it is expressed as a model that pushes the oppressed to fatalism, causes them to fear freedom and therefore reinforces the domination over them. (Freire,2019)
Contrary to anti-dialogue, Freire proposes a methodology that he calls the “problem identifying education model”, a pedagogy that is not imposed on the oppressed, but created in dialogue with them. According to him, thoughts that perceive poor and uneducated people as “objects” and that advocate authoritarian relations instead of human relations due to class differences cannot be liberating. Liberation is not a phenomenon to be given to the oppressed and cannot be presented as such; on the contrary, it is the result of efforts of the oppressed people for the sake of independence. The model proposed by Freire enables people to describe the problems in their relations with the world and to see the world as a material that people use in the task of self-creation. He sees people as unfinished, raw beings in the process of “maturation”. For this reason, the content of educational activities should be determined by communicating with the oppressed and even by looking at life from the perspective of the oppressed and taking into account their inner worlds. The most important prerequisite for dialogue is to truly believe and love people. (Freire,2019)