Author :
Abstract
İslam’ın dünya ve ahiret saadetini temin eden bir din olduğu vurgusuna dayanan Asrı-ı Saadet; ‘Cahiliye dönemi’ olarak adlandırılan zulüm döneminin Hz. Muhammed’in ilahi değerleri hayata taşımasıyla gündeme gelmiştir. Hem dini hem de sosyal anlamda İslam’ın temel değerlerini anlama noktasında bir mihenk taşı olduğu kabul edilen Asr-ı Saadet; İslam’ın doğuş dönemini, Hz. Muhammed’in yaşamı boyunca yaşanan toplumsal, siyasal ve dini gelişmeleri kapsamaktadır. Cahiliye döneminin rahatsızlıkları günümüzde değişik şekillerde devam etmekte olup, İslam’ın evrensel prensipleri tüm dünyayı aydınlatmaktadır. İslâm dünyasında asırların getirdiği ihmal ve problemlerin sonucu olarak dini, siyasi ve sosyal alanlarda sıkıntıların yaşandığı, dini ve kutsal değerlere sırt çevrildiği zamanlarda Kur’an’ın temel mesajlarını evrensel yaklaşımlarla sunmanın hayati önem taşıdığı görülmüştür. İnsanlığın varoluşsal sorunlarına yanıt arayan bir dönemi temsil eden Asr-ı Saadet; hem bireysel hem de toplumsal anlamda ahlaki yenilenmenin merkezi durumundadır. Asr-ı Saadet döneminde zihin, hem mevcut cahiliye kültürünün getirdiği önyargılarla hem de yeni İslami bilinçle şekillenirken; insanların kalplerinde ve zihinlerinde başlayan değişim, inanç ve ahlaki dönüşümle birlikte sosyal yapıya yansımıştır. İslam; insan zihnini akıl ve vahiy ekseninde yeniden şekillendirirken; insanları evrensel ahlakın taşıyıcıları olarak konumlandırmıştır. İçinde bulunduğumuz ve her türlü teknolojik imkânın insan yaşamını kolaylaştırdığı çağ, birey ve toplum hayatı bazında birçok problemi içerisinde barındırmakta; bu durum Asr-ı Saadet değerlerinin yeniden yaşanabilme imkânlarını gündeme getirmektedir. Söz konusu çalışmada Asr-ı Cehalet ve Asr-ı Saadet kavramları üzerinde durularak, manevi açıdan yenilenme tasavvuru olarak Asr-ı Saadet’i ortaya çıkaran zihinsel yapı ve toplumsal gereklilikler kuramsal olarak ele alınmaktadır.
Keywords
Abstract
Based on the emphasis that Islam is a religion that ensures happiness in this world and the hereafter, the Age of Felicity emerged from the oppressive period known as the "Age of Ignorance" when Prophet Muhammad brought divine values to life. Considered a cornerstone in understanding the fundamental values of Islam in both religious and social terms, the Age of Felicity encompasses the birth of Islam and the social, political, and religious developments that occurred during the lifetime of Prophet Muhammad. The ills of the Age of Ignorance persist today in various forms, while the universal principles of Islam illuminate the entire world. In times when the Islamic world experiences religious, political, and social difficulties as a result of centuries of neglect and problems, and when religious and sacred values are being turned away, it has become clear that presenting the Quran's fundamental messages through a universal approach is crucial. The Age of Bliss, representing a period seeking answers to humanity's existential problems, is central to moral renewal, both individually and socially. During the Age of Bliss, the mind was shaped by both the prejudices brought about by the existing culture of ignorance and the new Islamic consciousness. The transformation that began in people's hearts and minds was reflected in the social structure, along with the transformation of faith and morality. Islam reshaped the human mind along the axis of reason and revelation, positioning people as bearers of universal morality. The current era, where all kinds of technological possibilities facilitate human life, presents numerous problems for both individual and social life; this situation raises the possibility of reliving the values of the Age of Bliss. This study examines the concepts of the Age of Ignorance and the Age of Bliss, and theoretically explores the mental structure and social requirements that gave rise to the Age of Bliss as a vision of spiritual renewal.
