İdeolojiye bir çerçeve çizerken, devletin ideolojik aygıtları (DİA’lar) arasında keskin sınırlar çizemeyen Louis Althusser (2005) için sistemin parçalarından bir tanesinin söz konusu sistem içerisinde yer alarak sistemin doğasını kökten tehlikeye atmadığını söylemek çelişkili olmamaktadır (s. 101). Devletin ideolojik aygıtları ve devletin baskı aygıtları (DBA’lar) arasındaki fark ideolojik birimler olan aileler, dini kurumlar ve eğitim kurumları gibi araçlarken devletin baskı aygıtları ise polis, mahkeme, idare, ordu ve hapishaneler gibi araçlardır. Althusser (2008)’in düşüncesinde DBA’lar emir ve zorlamayla kullandırılırlar. Buna karşılık DİA’lar ise ideolojik olarak çalışırlar (s. 170). Bu noktada eğitim ele alındığında ideolojinin tek başına kullanılmadığı anlaşılır. Okulda eğitim, ister istemez belli bir zorlayıcılığın ve çerçevenin içerisinde kalır. Eğitimin amacı, bireyi kaidelere göre terbiye ederek sisteme uyum sağlamasına yardımcı olmaktır. Bütün DİA’lar baskı aygıtları gibi görünüyor olmasalar da devletin ideolojik aygıtları belli bir yönetmeliğe göre ya da maneviyat ile çalışır. Okul yönetmelikleri devletin sistematik hiyerarşinden çıkamamaktadırlar. Resmi bir kurum olan okulun müfredatında devlet ideolojisini temsil eden yasaların haricinde bir eğitim yapılamaz. Yine okul içerisinde öğrencinin özlük hakları dışında öğrenciye herhangi bir yaptırım uygulanamaz. Antonio Gramsci’ye göre kültür kavramının kuramsal değerinin yüceltilmesi ile ideoloji kültüre indirgenir (Althusser, 2009: 207). Kültür temel olarak eğitimin manevi amacıdır. Kültürün yüceltilmesi ve kendi içinde ayrıştırılması ile eğitim, seçkin bir aydın sınıf yaratarak bir nevi hegemonya oluşturur. Böylelikle toplumda yeni bir sınıf olan okuyan seçkinler sınıfı doğar. Bu seçkinlerin büyük bir kısmı ise DİA’yı oluşturan daha geniş bir halkaya geçtikten sonra baskı gruplarını yönetme fırsatı yakalar ve böylece hegemonya dairesini tamamlarlar.
İdeolojiye bir çerçeve çizerken, devletin ideolojik aygıtları (DİA’lar) arasında keskin sınırlar çizemeyen Louis Althusser (2005) için sistemin parçalarından bir tanesinin söz konusu sistem içerisinde yer alarak sistemin doğasını kökten tehlikeye atmadığını söylemek çelişkili olmamaktadır (s. 101). Devletin ideolojik aygıtları ve devletin baskı aygıtları (DBA’lar) arasındaki fark ideolojik birimler olan aileler, dini kurumlar ve eğitim kurumları gibi araçlarken devletin baskı aygıtları ise polis, mahkeme, idare, ordu ve hapishaneler gibi araçlardır. Althusser (2008)’in düşüncesinde DBA’lar emir ve zorlamayla kullandırılırlar. Buna karşılık DİA’lar ise ideolojik olarak çalışırlar (s. 170). Bu noktada eğitim ele alındığında ideolojinin tek başına kullanılmadığı anlaşılır. Okulda eğitim, ister istemez belli bir zorlayıcılığın ve çerçevenin içerisinde kalır. Eğitimin amacı, bireyi kaidelere göre terbiye ederek sisteme uyum sağlamasına yardımcı olmaktır. Bütün DİA’lar baskı aygıtları gibi görünüyor olmasalar da devletin ideolojik aygıtları belli bir yönetmeliğe göre ya da maneviyat ile çalışır. Okul yönetmelikleri devletin sistematik hiyerarşinden çıkamamaktadırlar. Resmi bir kurum olan okulun müfredatında devlet ideolojisini temsil eden yasaların haricinde bir eğitim yapılamaz. Yine okul içerisinde öğrencinin özlük hakları dışında öğrenciye herhangi bir yaptırım uygulanamaz. Antonio Gramsci’ye göre kültür kavramının kuramsal değerinin yüceltilmesi ile ideoloji kültüre indirgenir (Althusser, 2009: 207). Kültür temel olarak eğitimin manevi amacıdır. Kültürün yüceltilmesi ve kendi içinde ayrıştırılması ile eğitim, seçkin bir aydın sınıf yaratarak bir nevi hegemonya oluşturur. Böylelikle toplumda yeni bir sınıf olan okuyan seçkinler sınıfı doğar. Bu seçkinlerin büyük bir kısmı ise DİA’yı oluşturan daha geniş bir halkaya geçtikten sonra baskı gruplarını yönetme fırsatı yakalar ve böylece hegemonya dairesini tamamlarlar.