Günümüzde teknolojinin ilerlemesine rağmen, artan kronik rahatsızlıklar sonucunda hastalığının son evresine gelmiş olan hastalar, ağrı ve sızı çekerek bu sancılı döneme girmektedirler. Bu dönemdeki hastalarda tedavi mümkün görülmediği için, ölümünün daha kolay olabilmesi adına ağrı ve acı çekmemek ve yaşamının son evresinde kendi ihtiyaç ve istekleri doğrultusunda hareket edebilmek ayrı bir önem arz etmektedir. Kanser hastalığının son evresine gelmiş olan hastalar için ilk palyatif bakım merkezi onların daha iyi tedavi alabilmeleri adına 1967’de Cicely Saunders tarafından kurulmuştur. Cicely Saunders’e göre, bu bakım merkezinde kalmış olan kanser hastaları, ağrı ve sızıyı en son evreye kadar deneyimledikleri için bakım ihtiyacını en güvenilir şekilde alma hakkına sahip olmalıdır. Palyatif bakım, hastalığının son evresine gelmiş olan hastaların yanında, psikolojik açıdan yorgun düşmüş olan hasta yakınlarını da bütüncül bir süreç içerisinde ele almaktadır. Bütüncül yaklaşım içerisinde sadece fiziksel boyut düşünülmemeli aynı zamanda psikolojik ve manevi süreçlerde gözden geçirilmelidir. Palyatif bakım öncesi ve uygulama sürecinde, hastanın hastalığının teşhis edilmesi, son evreye gelen hastaya ne tür tedavilerin uygulanacağının bildirilmesi, bu durumun hastaya anlatılıp anlatılmaması kararı, hasta mahremiyeti içerisinde hastadan hastalığının saklanmaması, hasta yakınının durumu en makul şekilde hastaya bildirmesi, sağlık personelinin hastanın tedavisiyle ilgilenmesi gibi konularda zaman içerisinde etik boyutları olan sorunlarla yüz yüze gelinebilmektedir. Çalışmada, bahsedilen alanlar ve bu alanlar neticesinde öne çıkan etik sorunlardan bahsedilecek olup, eleştirel bir perspektifle konu değerlendirilecektir
Today, despite the advancement of technology, patients who have reached the last stage of their disease as a result of increasing chronic diseases,enter this painful period by suffering pain and aches. Since treatment is not considered possible in patients in this period,, it is of special importance not to suffer pain and to be able to act in line with their own needs and wishes in the last phase of their life in order to make death easier. The first palliative care center of patients who have reached the final stage of cancer was established in 1967 by Cicely Saunders in order for them to receive better treatment. According to Cicely Saunders, cancer patients who have stayed in this care senter should have the right to receive care in the most reliable way, as they experience pain and aches until the very last stage. In addition to patients who have reached the last stage of their disease, palliative care also handles the ralatives of patients who are psychologically exhausted in a holistic process. In the holistic approach, not only the physical dimension should be considered, but also should be reviewed in psychologically and spiritual processes. Diagnosing the patient’s disease before and during the application of palliative care, informing the patient about the treatment to be applied to the last stage, the decision whether to explain this situation to the patient, not to hide the disease from the patient in the privacy of the patient, the patient’s relative inform the patient in the most reasonable way, the healthcare personnel should be interested in the treatment of the patient.In such matters, problems with ethical dimensions can be encountered over time. In the study, the mentioned areas and the rethical problems emerging as a result of these areas will be mentioned and the subject will be evaluated with a critical perspective.